4 Mayıs 2018 Cuma

Aç kurtlar gibiydin yazmayı beklerken. Sustun? Dudakların kupkuru. Hani söyleyecektin? En azından bir kaç melodiye sahipsin sanıyordum.

Bu hastalıktı. Bu tüm beynine zift salan, etini kurtlarla çevrelemiş lanet hastalık.. Kaç yıl oldu sonunu merakla beklediğimiz filminin renksiz hikayesine uzanalı sen? Hem de ne uzanmak. Bir dolu uzandın ki; kalkmak bilmezsin. Sonunu merak ediyoruz Raobi.

Tüm kalplere mi inancını yitirdin? Sen nasıl da inanç salardın, kendine önce, sonra tüm umutsuzlara. Öyle inanırdın ki; dayanamaz, büyüsüne kapılır koşuşurduk biz de eteklerinde.. Uçan balonlarını saldığını söylediler geçen. Sonunu çok merak ettik.

Neden susuyorsun Raobi? Dudakların kupkuru.

Ne yalan söyleyeyim, ben bile üzüldüm seni öyle kıvranırken görünce acıdan. Çekmişsin dizlerini sinene, yerle bir olmuşsun, üstünden tren geçmiş hatta. Hala uğraşıyordun güçlü görünmeye. Onurun serde ya güya. Birazdan kesileceğini anlayan kuzular gibi kuyruk sallıyorsun. Kan kokusu alıyorsun. Gözlerin de çok güzeldi senin. Kapanacaklar. Üstelik kuzuların kimseye zararı olmamıştır bu zamana kadar.

Bu hastalık yok mu bu hastalık. Çok beter bir illet oldu, sana doğru. Demin de söyledim. Ben bile üzüldüm. Kendi cenazene katıldığını da duyduk, hiç inanç almadan yanına. Yine de ıslık tutturmuşsun diline bir tane, hep yaptığın gibi. Bunu duyunca küplere bindim! En acınası halin bile kıskançlık uyandırıyordu bunca zaman! Şimdilerde can çekişiyorsun nasılsa diye söylüyorum.

Kimseyi de suçlama artık. Kendini en çok..
Seni kimse değil, bu illet hastalık bitirdi ve böylesine yüceltti Raobi.

Hissetmek;
en büyük hediyen, kaburgalarını tek tek kemirmeye üşenmemiş illet hastalığındı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder